www.KATREFM.com

Biz KiMiZ ! ! !

Biz KiMiZ ! ! !
Katre

BiZ KiMiZ ! ! !

8 Aralık 2009 Salı

İlk Bakışma !


Bütün aşk Hikâyelerinin en unutulmaz ve heyecan verici sahnesi, sevenin sevgiliye ilk baktığı andiR şüphesiz. Daha doğrusu, onun yüzünü ilk gördüğü vakit. Âşıktaki içsel değişimin başladığı an, gözün sevgiliye ilk takıldığı saniye dilimidir ve aşığın bütün biyografisi, bu''ilk bakışın öncesi ve sonrası''ndan ibarettir. Bir ilk bakış, kaderin kazaya dönüştüğü en kutlu demi yüklenmiştir.
İlk bakış, ancak yüz aynasına çarparsa aşka dönüşür. Çünkü sevgilinin başka hiçbir uzvu, hiçbir güzelliği onun yüzü kadar aşka kapı aralayamamaktadır. Nitekim Âşık maşukunu ya bir resimde seyreder, ya ya da Birinden methini ısıtıp bu mesnevîlerde görür rüyasında sevmeye başlar. Ancak, sevginin aşka dönüştüğü an, sevenin sevgili yüzünü göz ile gördüğü andiR. Çünkü bu noktada bilgi ve bilinç devreye girer.
Mesela;
---Veys ü Ramin hikâyesinde Ramin, üzerindedir ve kalbine bir ok saplanmış savaşçılar gibi atından yere düşer de Veys'in yüzünü ilk gördüğü anda.
--- Hüsrev, Şirin'i Gölde yıkanmış, Saçını tararken gördüğünde, onun yüzü saçları arasında gizli ve Hüsrev'e Sırtı dönüktür. Şirin'in, kendisini seyreden şehzadeden haberi de yoktur. Fakat ansızın önemli bir şey olur ve Şirin saçlarını yana atar. İşte Hüsrev için dolunayın geceden çıkması yahut Okun yaydan fırlaması bu anda gerçekleşir.
--- Kays da mektebe varıp çocuklar arasına oturduğunda Leylâ sınıftadır ama ne zaman ki yüzünü görür, kılıç kınından sıyrılmış olur.

Sevgilinin yüzü mü; aşk yangınını alevlendiren ilk kıvılcımdır.

Aşığın kalbi mi, ilk bakıştan sonra suda titreyen bir mehtap.
Göz ... Savaşı Başlatan Haberci.
Bakış ... Elde olmayan kader; İlâhî kaza.
Ve aşk ... Kalp ile göz arasında kutlu bir hadise

Çoook sonraları kalp göze diyecektir ki,''Beni bu onulmaz derde ITEN sensin. Safayı sen sürdün, Acıyı ben çektim. Nimet senin, zahmet benim oldu. Sen sevinirken, kaygılanan ben oldum. Bakışlarını arttırdıkça sen, dertlerimi çoğalttın benim. Zafere eren sen, hezimete uğrayan ben. Sen emirlerine itaat edilen Hükümdar oldun, ben senin peşinde Koşan tebaan. Sen emir, ben esir. Melik iken Memluk (kul) ettin beni.''Sonra devam eder,
-Ey göz! Sen ikisin, ben birim. Iki kişinin bir Ferde saldırıp onu öldürmesi zulüm değil de nedir?! .. Şimdi ağla o halde; ettiğin Zulmün cezasını çek bakalım! ..

Göz buna karşılık ayet-i Kerime ile cevap verir:
''Gerçek şu ki; gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler kör olur''(Hacc, 46).

Ebu der ki:''bir kral ise Hureyre radıyallahu anh Kalp, organlar emrine amade askerler gibidir. Kral iyi davranış içinde olursa, askerler de ona uyar. O fenalık yaparsa, emrindeki askerler de fena davranır.''Göz der:''O halde ey kalp, kendini de beni de helâka sürükleyen sensin. Seni perişan eden yegane şey, Allah'ın sevgisinden, zikrinden ve emrettiklerinden uzak kalmandır. Sen başkasının sevgisini O'nun sevgisine tercih ediyorsun ve aşkın yükünü bana yüklüyorsun. Şimdi ağlayan benim, yanan sen. Ne sen beni kurtarabilirsin, ne ben seni söndürebilirim. Ben su serptikçe senin alevin artacak, sendeki ateş arttıkça ben daha çok yaş akıtacağım. Yoksa 'Hayırlı olanı şu degersiz şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz?' (Bakara, 61).''

Yedi Askı'nın şairlerinden biri şöyle soruyor:

''Şaşkın vaziyetteyim; nefsimi mi azarlayayım, arzulu gözümü mü, yoksa kalbimi mi?''
İskender PALA

0 yorum: